Bugün, 22 Temmuz 2025 Salı

Dünyaca ünlü lider Fidel Castro öldü!

Dünyaca ünlü lider Fidel Castro öldü!

1.11.2016 10:25:22 0
Dünyaca ünlü lider Fidel Castro öldü!
Fidel Castro kimdir?Kübali Marksist-Leninist devrimci ve Küba Devrimi'nin önderi olan Fidel Castro 90 yasinda hayatini kaybetti. Küba televizyonu Castro'nun öldügünü duyurdu.Kübali Marksist-Leninist devrimci ve Küba Devrimi’nin önderi olan Fidel Castro 90 yasinda hayatini kaybetti. Küba televizyonu Castro’nun öldügünü duyurdu.Fidel  Castro kimdir?(13 Agustos 1926, Mayarí – 25 Kasim 2016), Kübali Marksist-Leninist devrimci ve Küba Devrimi’nin önderi. Devrim sonrasinda, 1959-76 arasinda Küba basbakanligi, 1976-2008 arasinda da Küba devlet baskanligi yapti. 1961 ile 2011 yillari arasinda da Küba Komünist Partisi Birinci Sekreterligi görevini yürüttü. Uluslararasi alanda ise 1979-1983 ve 2006-2008 yillari arasinda Baglantisizlar Hareketi’nin Genel Sekreterligini yapti.Gençligi Orta halli Ispanyol göçmeni Ángel Castro y Argiz’in (1875-1956), asçisi Lina Ruz González’den (Ángel Castro y Argiz’in ilk evliliginin sona ermesinden sonra nikahlandilar) evlilik disi dogan bes çocugundan ikincisidir.[1] Ispanya’nin kuzeybatisindaki Galiçya’da dünyaya gelen babasi Ángel Castro y Argiz, Küba Bagimsizlik Savasi sirasinda Küba’ya gelen Ispanyol askerlerinden biriydi. Savas bittikten sonra Küba’dan ayrilmis ama kisa süre sonra Küba’ya dönmüstü. Ülkenin dogusundaki Oriente ilinde (1976’da lagveldildi) basarili bir seker kamisi yetistiricisi olmustu.Fidel Castro, United Fruit Company’nin denetimi altindaki yoksul bir yöre olan Mayarí’de yetisti. Oriente ilinin merkezi Santiago’daki Katolik okullarinda ve Havana’daki Cizvit lisesi Belén Ilahiyat Okulu’nda ögrenim gördü. 1945’te egitime basladigi Havana Üniversitesi’nden 1950’de hukuk doktoru olarak mezun oldu.Ögrenciyken, 1947’de Dominik Cumhuriyeti’nde Rafael Trujillo’nun sagci askeri cuntasina karsi basarisizlikla sonuçlanan bir devrimci harekete ve 1948’de Bogotá’daki kent ayaklanmalarina katildi. 1947’de Küba Halk Partisi’ne girdi. 1950-52 arasinda avukatlik yaptiktan sonra Temsilciler Meclisi seçimleri için Küba Halk Partisi’nden adayligini koydu. Ama 10 Mart 1952’de iktdardaki Carlos Prío Socarrás hükümetini deviren Küba’nin eski baskanlarindan General Fulgencio Batista seçimleri iptal etti.Küba Devrimi 1953 baslarinda Batista diktatörlügünü yikmak amaciyla küçük bir grup olusturan Castro, 26 Temmuz’da Santiago’daki Moncada Kislasi’na 165 arkadasiyla birlikte bir baskin düzenledi; ama basarisizliga ugrayarak tutuklandi. 16 Ekim 1953’te Santiago’daki Küba Yüksek Mahkemesi’nde yapilan yargilamada ‘Sayin yargiç siz beni mahkûm edin! Tarih beni hakli çikaracaktir!’ (La Historia Me Absolvera) cümlesiyle biten ünlü savunmasini yapti. Mahkeme sonunda 16 yila mahkûm oldu. Juventud Adasinda 21 ay hapis yattiktan sonra Batista’nin emriyle cezasinin geriye kalan bölümü bagislandi.1955’te Küba’dan ayrilarak Amerika’ya geçti ve 26 Temmuz Hareketi adli yeni bir örgüt kurdu. Ispanya Iç Savasi’na katilmis olan Kübali Alberto Bayo’nun yönetiminde gerilla savasi egitimi gören örgüt üyeleri 2 Aralik 1956’da Granma yatiyla Küba’ya dönerek Oriente’de karaya çikti. Burada hükûmet kuvvetleriyle girisilen çatismalarda arkadaslarinin çogunu yitiren Castro, aralarinda kardesi Raul Castro ve Ernesto Che Guevara’nin da bulundugu 12 arkadasiyla birlikte Oriente’nin güneybatisindaki Maestra Daglarina çekildi. Bu daglarda iki yil boyunca Batista’nin kuvvetlerine karsi bir gerilla savasi yürüttü. Giderek siyasi destegini yitiren ve bir dizi askerî yenilgiye ugrayan Batista, 31 Aralik 1958’de Dominik Cumhuriyeti’ne kaçti. Castro 1959’un ilk günlerinde Havana’ya girdi. Hukukçu Doktor Manuel Urrutia Leo devlet baskanligina, Castro da basbakanliga getirildi.Iktidar yillari Castro hükûmeti, ilk olarak fiyatlari ve kiralari düsürdü. Ardindan köklü bir toprak reformu baslatti. 40 hektari geçen toprak bedelleri 20 yilda ödenmek üzere kamulastirildi ve halk çiftlikleri olarak isletilmeye baslandi. Önceleri Castro’ya karsi çikmakla beraber 1959’a dogru gerilla hareketini desteklemeye baslayan Küba Sosyalist Halk Partisi (PSP), Castro ile iliskilerini gelistirerek etkili bir konum kazandi. Bu durumdan tedirgin olan Urrutia’nin toprak reformunun ertelenmesi yönündeki baskilari üzerine Castro istifa etti; ama halkin yogun tepkisi karsisinda Urrutia, görevinden çekilmek zorunda kaldi. Yerine Osvaldo Doticos getirilirken Castro yeniden basbakan oldu.Fidel Castro, (15 Nisan 1959) Bu sirada topraklarin kamulastirilmasindan zarar gören ABD sirketlerinin baskisiyla ABD hükûmeti, Küba’ya karsi ekonomik ambargo uygulamaya basladi. Ekonomisi tek ürüne dayali bir ülke olan Küba, öteden beri ABD’ye sattigi sekeri SSCB’ye satmaya basladi. ABD sirketlerinin elindeki rafineriler, seker karsiliginda SSCB’den alinan ham petrolü islemeyi reddedince Castro bu rafinerileri devletlestirdi. Bu gelisme ABD ile Küba’nin arasini daha da açti. Devrimden sonra ABD’ye kaçan ve John F. Kennedy yönetiminden silah ve mali destek saglayan Kübalilarin Nisan 1961’de giristigi Domuzlar Körfezi Çikarmasi basarisizlikla sonuçlandi. Castro, çikarmanin ardindan yayimladigi Havana Bildirisi ile ilk kez Küba’nin sosyalist politikalar izleyecegini dünyaya duyurdu. 1962’de SSCB’nin Küba’ya balistik füzeler yerlestirmesi ve John F. Kennedy’nin Küba’yi deniz ablukasina almasiyla dünya bir nükleer savasin esigine geldi. Bunalim; ancak ABD’nin Küba’da hükûmeti devirmek için artik girisimde bulunmayacagina söz vermesi ve SSCB’nin Türkiye’deki Amerikan füze rampalarinin kaldirilmasi karsiliginda nükleer silahlarini Küba’dan geri çekmeyi kabul etmesiyle atlatilabildi. Bununla birlikte Merkezi Istihbarat Örgütü (CIA) Castro’ya yönelik suikast plânlari hazirlamayi sürdürdü.Krusçev’in Küba Bunalimi sirasinda ödün verdigini öne süren Castro, 1968’e degin bagimsiz sosyalist bir politika izledi. Güney ve Orta Amerika ile Afrika’daki devrimleri destekleyici bir tutum aldi. Ayni dönemde Baglantisizlar Hareketi’nin önderlerinden biri durumuna geldi. 1968’den sonra SSCB ile iliskilerin düzelmesi dogrultusunda baslayan askeri ve ekonomik yakinlasma süreci içinde SSCB’ye dönük bir dis politika izledi. 1975’te Angola’daki iç savas sirasinda Angola Halk Kurtulus Cephesi’ni (MPLA) desteklemek amaciyla Kübali askerler gönderdi. Bunu Etiyopya ve baska ülkelere gönderilen Kübali askerler izledi. 1980’lerde Küba’nin yurt disindaki asker sayisi 40 bine ulasti.1961’de Küba Sosyalist Halk Partisi ile birlesme sonucu ortaya çikan Birlesmis Sosyalist Devrim Partisi’nin (1965’ten sonra Küba Komünist Partisi) genel sekreterligini üstlenen Castro, ülke içinde çok yönlü ve kapsamli politikalar uygulamaya basladi. Okuma yazma seferberligi sonunda okuryazarlik orani %90’in üzerine çikti. Yeni okullar açilarak egitim olanaklari yayginlastirildi. Zenginlik kaynaklarinin, ulusal gelirin ve saglik hizmetlerinin dagiliminda köklü degisiklikler gerçeklestirildi. Issizlik büyük ölçüde ortadan kaldirilirken herkese çalisma yükümlülügü getirildi. Bütün bunlara karsin tek ürüne dayali (seker) Küba ekonomisini dönüstürme yönündeki çabalar basarili sonuçlar vermediginden 1970’lerin ortasindan baslayarak önemli sikintilar yasanmaya basladi. Bu nedenle SSCB’nin mali destegi büyük önem kazandi.SSCB’nin Küba üzerindeki kuvvetli etkisinin bir baska sonucu da Ernesto Che Guavera’nin SSCB’nin uluslararasi çikarlarina aykiri bir sekilde giristigi bir takim eylemlerinin engellenmesi olmustur. SSCB’nin yogun baskilarindan bunalan Che, Küba’da daha fazla kalmayi gereksiz görerek çesitli uluslararasi eylemlere girismis ve bu süreç onun Bolivya’da öldürülmesiyle son bulmustur.Küba’da 1959’dan sonra ilk kez yerel seçimlerin yapildigi ve devlet yapisinda yeni düzenlemelerin gelistirildigi 1976’da Devlet Konseyi ve Bakanlar Kurulu baskanligini üstlenen Castro, güçlü ve merkezi bürokrasiye dayanarak toplumsal ve ekonomik yasamdaki yönlendirici rolünü sürdürdü. Devlet ve parti organlarinda eski mücadele arkadaslarina agirlik verdi. Silahli kuvvetlerden sorumlu devlet bakani olan kardesi Raul Castro, giderek ikinci adam konumu kazandi. SSCB ve Dogu Avrupa’nin sosyalist ülkelerinde 1980’lerin sonlarinda ortaya çikan demokratiklesme ve piyasa ekonomisine yönelme süreci karsisinda Küba yönetimi, sosyalizmin Marksist-Leninist yorumuna bagliligini sürdürdü. 1989’da Fidel Castro’nun yakin çevresindeki ordu komutanlarinin karistigi yolsuzluklarin ortaya çikarilmasi yönetimi ciddi biçimde sarsti. Öte yandan SSCB’yle ticaret hacminin gitgide küçülmesi ve Sovyet yardimlarinin ortadan kalkmasi kisa sürede Küba ekonomisi üzerindeki etkilerini göstermeye basladi.Saglik durumu ve görevden ayrilisi Fidel Castro 31 Temmuz 2006 tarihinde saglik problemleri nedeniyle[2] yetkilerini geçici olarak baskan yardimcisi ve kardesi Raúl Castro’ya devretti.[3] 19 Subat 2008’de de, bir açiklama yaparak, 1976 yilindan beri yürütmekte oldugu Küba’nin en yüksek yönetim organi olan Devlet Konseyi Baskanligi görevini biraktigini açiklamistir.[4] Görevden ayrildiktan sonra Yoldas Fidel’in düsünceleri adiyla yazdigi makalelerde gündemdeki önemli olaylari yorumlamistir

Erzurum'da korkutan yangın

"Ezan'ı Güzel Okuma Yarışması"nda birinci Erzurum'dan

Prof. Dr. Muammer Yaylalı kalbine yenik düştü

Erzurum polisinden yürek ısıtan davranış

Aziziye'den 15 Temmuz'a iki yiğit Dadaş

Koşapınar'da festival coşkusu

Erzurum'da imece usulü festival

Salı 27.6 ° / 11.9 °
Çarşamba 29.2 ° / 13.3 °
Perşembe 29.1 ° / 12.7 °